5 Temmuz 2018 Perşembe

  BEDEVİNİN SÖZÜ
Size de hiç oluyor mu? Kendi kendinize neden yaptım, hiçbir şey görünmüyor dediğiniz oldu mu? Yaptığınız bir yanlışınız bütün doğrularınızı götürdü mü?
Ne yapsam yaranamıyorum, Allah’ım neden hep ben, diye sorduğunuz oldu mu? Cevabınız evetse korkmayın yalnız değilsiniz. Sadece insanlıktan nasibini almış talihsiz kişilerden birisiniz hepsi bu. Nankörlüğe uğramış ve kendinize defalarca kızıp kişiliğinizi değiştirmeye kalktınız. Yapmayın. Sizin gibi nesli tükenmekte olan enayi görünümlü iyi insanlara çok ihtiyaç var.
Nankör kelimesi dilimize Farsça’dan geçmiş olup pratik anlamda size gölgeniz kadar sadıktır. Size kötü bir haberim var. Çünkü peşinizi asla bırakmayacaktır. İnsanlık tarihi kadar eski olan nankörlük, insanın kendisine yapılan güzellikleri görememesidir. Bu görememe olayından yola çıkılmış olacak ki içeresinde kör (göremeyen) kelimesi mevcuttur. En büyük körIük, nankörIüktür diyen Hacı Bektaş-i VeIi bu tezimi kanıtlar niteliktedir.

Uzaklara gitmeye gerek yok. Kendinizden pay biçin. En büyük nankörlüğü yaradana karşı yaparız en başta. Bize sonsuz nimet sunan ve her defasında affetmeyi, cezalandırmaya tercih eden ulu yaratıcıya karşı görevlerimizi eksik yaparız. Bizden istediği onu hatırlamak ve kendisi için sanıp, biraz derinlere indiğimizde aslında toplumsal düzenin aksayan yönlerini düzeltmek adına bizden alışkanlık haline getirmemizi öğütlediği davranışlara kaçımız gerçek anlamda tahammül ediyoruz. Ne yazık ki bu sayı övünülecek kadar çok değil. Üstüne üstelik şükretmeyi bilmeyen dillerin, kupkuru gönüllerin sahibi olduk.

Nankörlük genlerimizde varmış gibi yaşamımızın bir anında ortaya çıkıp bizi rahatsız edebiliyor. En yakın komşunuz, her gün ekmek aldığınız bakkal, eşiniz, dostunuz, çocuğunuz ve patronunuz dâhil olmak üzere nice insandan istediğiniz değeri göremeyebilirsiniz. Hep yapıcı olan siz olmuşsunuzdur fakat onlar dozer gibi gelip hayatınızı bir anda altüst edebilirler. Yaptığınız iş her ne olursa olsun teşekkür etmek yerine, kusur bulup eleştirilere boğmayı tercih etmiş olabilirler. Ama bilmiyorlar ki kendi kuyularını kazıyorlar. Bilseler anında o davranışlarına da nankörlük edip sırf ihtirasları için düzgün olmayı isterler. İnsanlık hastalıklarından en kötüsü de diyebiliriz nankörlük için. Biri ile ayağınız kaymaya görsün resmen buz pistindeymişçesine soğuk rüzgârlar eser aranızda. Onların istediği aslında sürekli affedilmek, el üstünde tutulmak, sürekli anlaşılmak; ama asla anlamamak, kendi taşıdıkları ve yaşadıkları acılarla daima sizden ilgilenmenizi isterler. Almaya alışıklardır. Sizi ellerinde taşıdıkları çanta gibi görüp onlara fazla geleni sizlerle eksiltmeye ya da hafifletmeye çalışırlar.
Çağımızın kapanmayan yaralarındandır aslında nankörlük. Kadir bilmez insanlarla dolu etrafımız. Ahde vefa demiş eskiler. Hatırı sayılır tanıdıklarla doluydu gönlümüz. Peki, şimdi öyle mi? Hatırı saymayı bırakın neredeyse insandan sayamadıklarımızla paylaşıyoruz dünyayı. İşte bu yüzdendir eskilere özlemimiz; çünkü her köşesinde gönüllere taht kurulur, el uzatanın yeri baş tacı idi ayakaltı değil. Nankörlük, kediden çok insanoğlunda var. Ama kedinin adı çıkmış bir kere ... Bu etiketi en çok kedilere yapıştırdık bu davranış şeklinden hepimizin canı yandı. Ama gelin görün ki insan şikâyet ettiği şeyi neden başkasına reva görür anlamak mümkün değildir. Belki de en büyük yanılgımızı zafer sayıyoruzdur. Skor tabelanızdaki sayıları arttırırken avınıza düşürdüğünüz insanların iyi niyeti ya sizi boğarsa diye düşündünüz mü acaba? Zaten düşünebilseydiniz böylesi kısa vadeli sahte mutluluğa tav olmazdınız. İlahi adalet diye bir şey var; bir diğeri de karma yasası var, ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Ama nankör mahlûklar rüzgâr ekip fırtına biçmeyi göze alacak kadar da cesurmuş helal olsun.

Kendi vicdan yasalarında kendilerini aklasalar da unuttukları her şey bumerang gibi kucaklarına düşeceği için hatırlamak mecburiyetinde kalacaklardır. Balık hafızalı oluşumuz belki de bizlere bu cesareti aşılıyor olabilir. Nankörlük yüzünden bir daha iyilik yapmamak üzere yemin edenlerin sayısı az değil. Onlara tavsiyem asla iyilik yapmaktan vaz geçmesinler. Bu dünyada kadriniz bilinmese de bazen de ünlü olmuyor değilsiniz. Bu aralar sosyal medyada dolaşan normal kabul edilmesi gerekirken neredeyse ağlayacak hale geldiğimiz iyilikler için dünyanın, bu iyiliklerin hatırına döndüğünü yazıyorlar. Kimi de şu en meşhur lafı diline dolamış elini eteğini hayırlardan çekmiş vaziyette. Besle kargayı oysun gözünü lafına inanıp Allah’ın selamını bile boşa çıkaracaklar, diye onu vermekten çekinenler var. Bu kadar da olmaz kardeşim siz nankörlükten daha büyüksünüz; o değil. Siz onu yenin. Varsın enayi desinler emin olun zalim ve nankör demelerinden bin kat daha iyidir bu kelime. Zamanın yangınında odun olmaya değil su olmaya ihtiyacımız var. Yüreğinizi onların kirli laflarında idam etmeyin. Siz siz olun kendiniz olun. Bakın sizlere bir hikâye yazayım:
Çölde devesi üzerinde giden bir bedevi susuzluktan ölmek üzere olan birine rastlar. Devesinden hemen iner ve yerde kızgın kumlar üstünde yatan adama su verir, büyük bir şefkatle, terlemiş alnını siler ve kim olduğunu sorar. Su içen adam yavaş yavaş kendine gelir. O esnada daha beş dakika önce susuzluktan ölmek üzere olan adam kendisine merhamet elini uzatan bedeviyi birden itekler ve adamın devesine binerek oradan uzaklaşmaya çalışır. Bedevi yere düşer ve devesini kaçıran adamın arkasından ‘’ Lütfen yabancı gittiğin yerde bu olayı anlatma’’ der. Deveyi kaçıran adam şaşırır, bu adam arkamdan bağırıp çağırmıyor neden olayı anlatmamamı istiyor acaba diyerek, deveyi durdurur. ‘’ Neden anlatmayayım? der. Kızgın kumların üzerinde doğrulan bedevi ‘’ Eğer gittiğin yerde bu olayı anlatırsan artık çölde biri susuzluktan ölse bile kimse ona asla su vermez. ’der. Birinin iyi niyetini istismar etmek, o iyi niyetin başkalarına sunulmasını engeller. (Noblese Oblige)  
Kıssadan hisse nankörlük insanı iyilikten soğutuyor; ama siz gene de kalbinizi sıcak tutun. İyiler mutlaka kazanır.
    Duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur. (Çin Atasözü ) Nankörler bu sözüm size dikkat edin duvarcıyı unutabilirsiniz; ama o duvarın altında kalmak da var işin içinde. O yüzden insanları kullanmaktan vazgeçin çünkü onlar eşya değiller. Anladım ki insanlar; susanı korkak. Görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar… Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar, diyen Şems-i Tebrizi asırlara hitap etmiştir.

Size tavsiyem insanlıkta cimri nankörlükte bonkör olmayın. Bunun tam tersini uygulayıp hayat kurtarın. Dünyayı güzelleştirin. Nankör insanlar her şeyin fiyatını bilir fakat hiçbir şeyin değerini bilmez. (Oscar Wilde) O yüzdendir kadir bilmezliğiniz. Kendinizi bilirseniz kendinize gelirsiniz. Eğer kendinizdeyseniz nankörlük etmeyiniz. Zamanın da kıymetini bilin, ömür dediğiniz iki nefes arası sevin, sevilin kıymet alın, kıymet verin, daima gülüverin kalın sağlıcakla….